Kalbimizde İman, Hayatımızda Duruş Olsun
Bir Müslümanın Şahsiyet Manifestosu
İnanan bir kalbin en büyük mesuliyeti, imanını sadece sözde değil, duruşta da göstermesidir. Müslümanca yaşamak, sadece belirli ibadetleri yerine getirmek değil; aynı zamanda hayatın her alanında tevazu, adalet, merhamet ve hakkaniyetle hareket etmeyi gerektirir. Bu yolda yürümek, kalbiyle Allah'a bağlı olan bir insanın dünya karşısındaki izzetli duruşudur.
1. Hakikatin Şahitleri Olacağız
Dünyalık çıkarlar uğruna hakkı eğip bükmeyeceğiz. Güçlülerin safında değil, doğrunun tarafında duracağız. Hakikatin şahitleri olmak, sessiz kalmak değil; zulüm karşısında ses vermekle başlar. Unutmayacağız ki; suskunluk bazen zulmün ortağı olmaktır. Biz, hakkı dile getirmenin ağır bedelleri olsa da, suskun kalmanın ahiretteki azabından daha hafif olmadığını bilenlerden olacağız.
2. Dinin Ticareti Yapılmaz
Din, bir menfaat kapısı değildir. Onu kişisel itibara, makama, etiketlere alet etmeyeceğiz. İslam; çıkar aracı değil, yaşama biçimidir. Onunla dünyalık devşirenlerden değil; onu yaşamak için mücadele edenlerden olacağız. Çünkü iman, sadece kalpte değil; ticaretimizde, siyasetteki tavrımızda, aile içi ilişkilerimizde de görünür olmalıdır.
3. Haramla Mücadele, Helalle Yaşama Sanatıdır
Gözümüze haram değmesin diye başımızı eğmeyi, kalbimize haram sinmesin diye duaya sarılmayı bileceğiz. Kazancımıza, lokmamıza, sözümüze dikkat edeceğiz. Helal, sadece bir kazanç biçimi değil; aynı zamanda bir karakter ölçüsüdür. Helalinden kazanmak, helalinden sevmek ve helalinden yaşamak; Müslümanın hayat şiarıdır.
4. Gücümüz Takvadan Gelecek
Dünya sahnesinde güçlü görünmek değil; Allah'ın huzurunda güçlü durabilmek önemli. Biz gücümüzü rütbelerden, çevremizden değil; takvamızdan, yani Allah'a karşı sorumluluğumuzdan alacağız. Zira Allah katında en üstün olan, en çok takva sahibi olandır. Kendimizi güçlü göstermek için değil, Allah'a karşı dürüst olmak için yaşayacağız.
5. Emin Olacağız: Elimizle, Dilimizle, Kalbimizle
Bir Müslümanın varlığı çevresi için bir güven kaynağı olmalı. Emanete hıyanet etmeyeceğiz. Elimiz, dilimiz ve kalbimiz kimseyi incitmeyecek. İnsanların bize "O varsa biz güvendeyiz" dediği bir duruş sergileyeceğiz. Bu çağda en büyük ihtiyaç belki de yeniden güvenilir olmaktır. Güvenilmek, Müslüman olmanın olmazsa olmazıdır.
6. Dünya İçin Değil, Ahiret İçin Yaşayacağız
Geçici olanı değil, kalıcı olanı seçeceğiz. Dünyayı ahiretin hizmetine sokmadıkça, fani uğruna ebedi hayatımızı harcamış oluruz. Hayatın her anında "Bu Allah'ı razı eder mi?" sorusunu kendimize soracağız. Çünkü nihai hesabı insanlara değil, Rabbimize vereceğiz. Dünyaya değil, ahirete yatırım yapacağız.
7. Hakkı ve Ahlakı Asla Ayırmayacağız
İslami bir dava ahlaktan bağımsız yürütülemez. Hedefe ulaşmak için her yolu mubah görmeyeceğiz. Mücadelemizde dilimiz güzel, yöntemimiz nezih, kalbimiz temiz olacak. Hak için yürürken bile adaletten ve edep çizgisinden sapmayacağız. Çünkü Efendimiz (s.a.s) en büyük ahlak devrimcisiydi; onun izinden gidenler kaba değil, zarif olur.
8. Kendi Evimizden Başlayacağız
Değişim, başkasını düzeltmeye çalışmakla değil; kendimizi ve ailemizi inşa etmekle başlar. Eşimizi incitmeden konuşmayı, çocuklarımıza güzel örnek olmayı, anne-babamıza vefa göstermeyi asli görev sayacağız. Evin huzuru, toplumun huzurunun temelidir. Evde İslam varsa, sokakta da vardır. Yoksa, her şey laftan ibarettir.
Müslümanca yaşamak; iddia değil, ispat meselesidir. Kimliğimizle değil, ahlakımızla tanınmak; sözümüzle değil, özümüzle örnek olmak zorundayız. Mümin, yaşadığı çağın şahidi ve örneği olmalıdır. Bizler, yalnızca Müslüman doğmakla yetinmeyecek, Müslümanca yaşayıp Müslümanca ölecek bir hayat için gayret göstereceğiz. Çünkü bu çağın en büyük cihadı, ahlâklı kalabilmektir.
Selam ve Dua İle
Zübeyt BOZKURT
0 Yorumlar